Merak Edilenler

Ağız kokusu neden olur? Çözümü nedir?

Ağız kokusu (halitozis) toplumun büyük bir kesimini etkiler ve sebep olduğu sosyal problemlerden ötürü tedavisi istenir.

Ağız kokusunun nedeni nedir?

Kaynak %90 oranında ağızdır. Dil üzerindeki bakteriyel birikinti, diş eti hastalıkları, diş taşları, tükürük salgısındaki azlık, ağız hastalıkları, diş çürükleri ve enfeksiyonları,  kötü ağız hijyeni ve yiyecek birikmesi ağız kokusunun sebeplerinden sayılabilir.

%8 oranında solunum yolu enfeksiyonları ağız kokusuna neden olur. %1 oranında mide ülseri, gastroözofageal reflü gibi sindirim sistemi kaynaklı problemler nedendir. Bunların dışında sistemik hastalıklar ağız kokusuna sebep olabilir: Şeker hastalarındaki meyveli aseton kokusu, böbrek hastalarındaki veya karaciğer yetmezliğindeki amonyak kokusu gibi. Bazı ilaçlar, alkol sigara kullanımı, çeşitli yiyecekler, uzun süreli açlık ağız da kokusunun sebebi olabilir.

Tedavi

Kaynağın doğru tespit edilmesi gerekir. Bunun için hastanın tıbbi geçmişi irdelenir. Ağız kokusunun en sık kaynağı ağız ve diş hastalıklarıdır.

Öncelikle hijyen sağlanmalıdır. Diş fırçalanmasının yanı sıra dilin de fırçalanması ağız kokusunu azaltmada etkilidir. Ağızda köprü protezler mevcutsa, köprü altı ipi mutlaka kullanılmalıdır. Ağız içindeki eskimiş köprü ve diş protezleri zamanla gıda birikmesine yol açacağından kötü kokulara sebep olabilir. Bu durumda yenilenmesi gerekenler değiştirilmeli, eksik olan dişler için gerekli tedaviler yapılmalıdır. Çürük dişlerdeki bakteriler besin artıklarını sindirerek kötü kokulu sülfür bileşikleri salarlar. Çürük dişlerin tedavisinin yapılması gerekir. Diş taşı temizliğinin yapılması ve diş eti hastalıklarının tedavi edilmesi gerekir.

Ağızdaki tüm faktörler elimine edilmesine rağmen ağız kokusu geçmiyorsa diğer faktörlerin araştırılması için KBB uzmanı veya gastroenterolog ile konsültasyona gidilir. Bazen de pseudohalitozis denen durum söz kokusudur. Hasta ağzının koktuğunu düşünür ancak yapılan ölçümler sonucu elde edilen bulgular temel alınarak durumun psikolojik olduğu hastaya açıklanır.

Yirmi yaş dişi nedir? Alınmalı mıdır?

Yirmi yaş dişi nedir?

Yirmi yaş dişleri diş dizisinin en arkasında yer alan, üçüncü büyük azı dişleridir. Genellikle yirmili yaşlarda süren bu dişler çoğu zaman çenedeki yer darlığı, sürme pozisyonundaki sapma veya ilgili bölgedeki kemik yoğunluğu gibi sebeplerle kısmen sürmekte veya çene kemiği içinde gömülü durumda kalmaktadır.

Her yirmi yaş dişi çekilmeli midir?

Ağızda tamamen sürmüş durumda olan yirmi yaş dişleri rahatça temizlenebilir durumda ve üzerlerinde herhangi bir derin çürük yok ise çekilmelerine gerek yoktur. Ancak diş ipi veya diş fırçası ile rahatça temizlenemeyen, üzerlerinde tedavi edilemeyecek durumda çürüğü olanlar ve yanağa veya dile doğru sürüp kişinin istemsiz olarak yanağını, dilini ısırmasına yol açar durumda olan yirmi yaş dişlerinin çekilmeleri gerekmektedir.

Her gömülü yirmi yaş dişi çekilmeli midir?

Hayır, ancak kısmen sürmüş olan yirmi yaş dişleri rahatça temizlenemedikleri için kolayca çürüyebilmekte, ağızda kötü kokuya sebep olmaktadırlar. Tamamen kemik içinde kalıp süremeyen yirmi yaş dişleri ise hemen yanlarında bulunan ikinci büyük azı dişinin köklerine yaslanarak o dişe zamanla zarar verebilmekte veya kimi zaman etraflarında kist oluşturabilmektedirler. Bu tip dişlerin enfekte olup ağrıya ve abseye yol açanlarının hemen çekilmeleri gerekirken, herhangi bir sıkıntıya sebep olmuyorsa doktorunuz tarafından kontrol altında tutulmalı ve gerek görülürse çekilmelidirler.

Diş çekimi sonrasında yapılması gereken işlemler nelerdir?

Çekim yapılan bölge üzerine yerleştirilen tampon kanamayı durdurmak içindir. Dolayısıyla yarım saat süre ile tamponun ısırılması ve sık sık tükürülmemesi gerekmektedir. Ayrıca 24 saat süre ile sıcak yiyecek ve içecekler, alkol ve sigara kullanılmamasına özen gösterilmelidir. Çekim sonrasındaki gece yüksekçe bir yastıkta yatılmalı ve kesinlikle ağrı kesici olarak aspirin ve benzeri ilaçlar kullanılmamalı, doktorunuzun size önerdiği ilaçlar kullanılmalıdır. Eğer cerrahi bir çekim veya zor bir çekim yapıldı ise, çekim yapılan bölgeye dışarıdan aralıklı olarak buz uygulanmalıdır. Buz doğrudan cilde uygulanmamalıdır.

Diş çekimi sonrası dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?

Diş çekimi sonrasında yüksek ateş, durmayan bir kanama, kötü koku ve ağrılı kızarıklık ile şişlik şikayetiniz varsa doktorunuza başvurunuz.

Diş çekiminden 4-5 gün geçmesine rağmen tükürük ile karışık kan, şişlik ve ağız açmada zorlanma gibi şikayetler devam ediyorsa doktorunuza başvurunuz.

Süt dişleri nedir? Kaç yaşında dökülür?

Süt Dişi Nedir?

Çocuk doğduktan sonra 6.aydan itibaren çıkmaya başlayıp 30-36. aylarda çıkması tamamlanan dişlere süt dişi veya bebeklik dişleri denir.

Süt Dişleri Kaç Tanedir?

Süt dişlerinin çıkması tamamlanmış bir çocukta alt çenede 10, üst çenede 10 olmak üzere toplam 20 tanedir.

İlk Süt Dişi Ne Zaman Çıkar?

Çocuk doğduktan sonra 6.ayda alt çenede iki ön (keser diş) diş çıkar. Bu dişlerin 9. aya kadar süresinin uzaması da normaldir.

Süt Dişleri Ne Zaman Değişir?

7 yaşında alt çenede bulunan ön dişlerden başlayarak 8 yaşın sonuna kadar, 9 yaşından başlayarak 12 yaşına kadar da diğer süt dişleri değişerek yerlerini daimi dişlere (kalıcı dişler) terkederler.

Süt Dişleri Çıkarılırken Çocukların Karşılaştığı Sorunlar Nelerdir?

Dişlerin diş etlerini yararak çıkması çoğu bebek için kolaylıkla geçiştirilen bir dönemdir. Başlıca semptomlar tükrük salgısının artması ve yiyecekleri çiğneyebilmek isteğidir. Bazı bebeklerde de bu dönem huzursuzluk, acıyla doludur. İştah kaybolur, diş etlerini kaşıma isteği vardır. Eğer bebeğiniz izin verirse diş etlerine bir parça buz ile masaj yapın. Ya da soğuk diş çıkarma halkası bu konuda size yardımcı olacaktır.

Çürüyen Süt Dişleri Tedavi Edilmeli midir?

Kesinlikle tedavi edilmelidir. Süt dişleri ilerde yerini bırakacakları kalıcı (daimi) dişlere rehberlik ederler. Değişme yaşı gelmiş olan dişler ile tedavi edilemeyecek kadar çürük ve iltihaplı dişler çekilebilinir. Ancak yeni gelecek kalıcı dişin çıkmasına daha zaman var ise çekilen dişin boşluğunun kapanmaması için mutlaka “yer tutucu” yapılmalıdır. Süt dişleri sürekli dişlerin kireçlenmelerine imkan sağlar. Çenenin gelişimini etkiler. Çürük bir süt dişi enfeksiyon kaynağıdır. Öte yandan diğer dişlerin de çürüklerine yol açar.

Ortodonti nedir? Kaç yaşına kadar tel takabilirim?

Tel tedavisi her yaşta uygulanabilir mi?

Evet uygulanabilir. Ortodontinin sadece çocuklara uygulandığı yaygın bir inanış olsa da dişlerin yerinin değiştirilmesi her yaşta mümkündür. Tedavi için en erken 8-10 yaş uygun görülmektedir, ancak bir yaş üst sınırı yoktur, ihtiyacı olan bireye dişin etrafındaki dokular sağlıklı olduğu sürece her yaşta uygulanabilir.

Ortalama bir tel tedavisi ne kadar sürer?

Bu süreyi etkileyen pek çok faktör bulunmaktadır (problemin cinsi, şiddeti, hastamızın yaşı vb.) Süre ortalama 6 ila 36 ay arasında değişebilir.

Uygulama sırasında veya sonrasında ağrı yaşar mıyım?

Tel takımı ağrısız bir uygulamadır. Ancak takıldıktan sonraki ilk günlerde yanakların ve dudakların iç yüzeylerinde hafif tahriş ve dişlerde çiğneme sırasında ağrı olabilir. Bu rahatsızlık ilk günden sonra gittikçe azalarak bir hafta devam edebilir.

Ortodonti tedavisi süresince dikkat etmem gerekenler nelerdir?

Diş üzerine yapıştırılan tellerin (braketlerin) kırılması, kopması istenmeyen bir durumdur, bu nedenle yenilen içilen gıdalara özen gösterilmelidir. Sert gıdalardan, kuruyemişten kaçınılmalıdır. Elma armut gibi gıdalar ısırarak değil dilimlenerek yenilmelidir. Zeytin , erik , kiraz gibi çekirdekli gıdaları çekirdekleri ayıklandıktan sonra yenilmelidir. Asitli içecekler tüketilmemeli, sakız gibi yapışkan gıdalardan uzak durulmalıdır.

Ortodonti tedavim bittikten sonra dişlerim zamanla bozulabilir mi?

Dişleriniz düzeldikten sonra telleriniz diş yüzeylerinden çıkartılır ve size mevcut durumu koruması amacı ile pekiştirme aygıtları uygulanır. Eğer bu aygıtlar size önerilen sürelerde.

Diş eti hastalıkları nelerdir? Diş etlerim neden kanıyor?

Sağlıklı diş etleri nasıl olmalıdır?

Diş etleri sağlıklı olduğunda açık pembe renkte, mat ve sıkı bir görünümde olur. Üzerindeki dişi kökünden sıkıca sarar. Dişin konturlarını takip eder. Şişkinlik, enfeksiyon ve kızarıklık olmaz. Diş fırçalama sırasında ve diş ipi kullanımında kolayca kanamaz. Ağızda sızlama şeklinde etkilere neden olmaz.

Diş eti hastalıkları nasıl anlaşılır?

Diş eti hastalıklarının belirtileri diş fırçalama sırasında ya da kendiliğinden oluşan kanamalarla, iltihap nedeniyle oluşan ağız kokusuyla, ağızdaki kötü tatla, diş etlerinin kızarık ve şiş olmasıyla, dişlerin sallanmasıyla, dişlerin eğrilmesiyle ve diş etlerinde oluşan kaşıntı hissiyle anlaşılabilir. Diş doktoruna düzenli giden kişiler bunların ilerlemeden teşhis edilmesini sağlayabilirler.

Diş eti kanamasına neden olan hastalıklar nelerdir?

Diş eti ve dişleri destekleyici dokuları etkileyen periodontal hastalıklar iltihabi sorunlardır. Diş kayıplarından % 70 oranında sorumlu olurlar. Erken aşamada tespit edildiklerinde kolayca tedaviye cevap verirler. Bu hastalıklar kendini öncelikle diş etindeki değişimlerle gösterir. İlerleyen dönemlerde etkisini daha fazla arttırırlar.

Diş eti kanaması neden olur?

Diş fırçalama sırasında dişlerin ve diş etlerinin uygun şekilde fırçalanmaması halinde, bakteri plaklarının oluşumu söz konusu olur. Bakteri plağının diş etinde enflamasyonu meydana getirmesiyle diş etinde kanamalar olur. Diş eti hastalıklarının en önemli belirtisi diş etinde olan kanamalardır. Çünkü sağlıklı olan diş eti kanama belirtisi göstermez. Bu nedenle diş fırçalama düzenli olarak yapılmalıdır.

Diş eti kanaması tedavi edilmediğinde ne olur?

Diş eti kanamaları başladığında bunların tedavi edilmemesi, başlangıçta gingivitis oluşumuna neden olur. Bu aşamada da tedavi edilmediğinde periodontitis adı verilen dokulara ve kemiğe kadar ilerlemiş diş eti hastalığı oluşur.

Diş eti kanamaları nasıl önlenebilir?

Bunu önlemenin tek yolu ağız bakımının düzenli yapılması ve ağız hijyeninin sağlanmasıdır. Ağız gargarası kullanmak, dişleri düzenli olarak fırçalamak, diş ipi kullanmak ve düzenli olarak diş doktoru ziyaretlerini yapmak diş eti kanamalarını başlamadan önlemeye yardımcı olur. Düzenli diş hekimi kontrolü sırasında diş taşı temizliği uygulaması yapılır.

Diş eti hastalıkları nasıl tedavi edilir?

Diş eti hastalıklarında uygulanan periodontal tedavi dişlerin çevresindeki sert ve yumuşak dokulardaki hastalıkları iyileştirmek, bunların oluşturduğu etkileri gidermek için uygulanır. Bu yüzden kişilerin diş fırçalama, diş ipi kullanımı ve ara yüz fırçasıyla bakteri plağını uzaklaştırması, diş doktorunun da özel aletler kullanarak diş üzerinde olan birikintileri uzaklaştırması gerekir. Diş eti iltihaplarında erken aşamada daha kolay çalışmalarla tedavi sağlanmasına rağmen, ileri aşamalarda periodontal operasyon gerekli hale gelir.

Diş beyazlatma nasıl yapılır? Çeşitleri nelerdir?

Diş beyazlatma doğal dişler üzerine yapılan kozmetik bir uygulamadır. Diş yüzeyine sürülen özel jellerin aktif hale geçmesiyle diş rengi açılır.

Dişlerin çay, kahve, sigara gibi renk veren maddelere uzun süre ve sıklıkla maruz kalması sonucu dişlerde lekelenmeler oluşur. Bu şekilde dış etkenlere bağlı renklenmelerden başka, çocuklukta Tetrasiklin türevi antibiyotik kullanımına bağlı, aşırı flor alımı sonucu veya doğuştan meydana gelen renklenmeler vardır. Ayrıca dişler canlılıklarını yitirdiklerinde, travma aldıklarında renkleri koyulaşabilir.

Beyazlatmanın etkili olabilmesi için temiz bir diş yüzeyi gereklidir. Bunun için beyazlatma öncesi diş taşı temizliği yapılmalı, plak kaldırılmalıdır.

Elde edilen rengin kalıcılığı hastanın bakımına göre değişmektedir.

Beyazlatma dolgu veya porselen renginde değişikliğe sebep olmaz.

Ev tipi Beyazlatma

Hastadan alınan ölçüler sonrası şeffaf beyazlatma plakları hazırlanır. Beyazlatma ajanları hekimin gösterdiği şekilde plaklara yerleştirilir ve konsantrasyonuna uygun sürede ağızda bekletilir. (2-4 saat)

Uygulama öncesinde ve sonrasında dişler mutlaka fırçalanmalıdır. Beyazlatmanın etkili ve uzun süreli olması için tedavi süresince renk veren yiyecek ve içeceklerden ve sigara tüketiminden kaçınılmadır. Dişlerin renginin açılması için 1 ay kadar bir süre geçmesi gerekir. Maliyeti ofis tipine göre daha düşüktür.

Ofis tipi Beyazlatma

Muayenehane ortamında diş hekimi tarafından uygulanır. Kullanılan beyazlatma ajanının konsantrasyonu ev tipine göre daha yüksektir. Diş etleri örtülerek koruma altına alınır. Renklenmenin şiddetine göre seans sayısı belirlenir.

Hızlı sonuç vermesi avantajıdır ayrıca ev tipinin yetersiz kalacağı şiddetli renklenmelerde etkili sonuç verebilir.

Endodontik Beyazlatma

Kanal tedavisi görmüş dişlere yapılır. Beyazlatıcı ajan dişin içine uygulanır.

Hekim kontrolünde yapılan beyazlatma işleminin dişe zararı yoktur. Diş yüzeyinden aşınma olmaz, renk verici moleküller diş yapısından çözülerek uzaklaştırılır. İşlem sonrası geçici bir hassasiyet olması normaldir.

Diş sıkmanın zararları nelerdir? Tedavisi nasıl olur?

Diş gıcırdatma veya diş sıkma nedir?

Diş gıcırdatma geceleri uykuda gözlenen ve önlem alınmazsa ileride, ciddi rahatsızlıklara (diş eti çekilmesi, dişlerde kırılma, eklem şikayetleri vb.) neden olabilen bir hastalıktır.

Diş gıcırdatma, gün içerisindeki biriken stresin, gece uykuda açığa çıkarak dişlerin bilinç dışı birbirleri üzerinde kaydırılmasıyla meydana gelir.

Diş gıcırdatmanın veya diş sıkmanın yarattığı sorunlar nelerdir?

Dişlerin aşınması ve hatta kırılması, diş etlerin çekilmesi ve buna bağlı olarak oluşan soğuk-sıcak hassasiyeti, çene eklemine aşırı yük binmesinden dolayı eklem hastalıklarının oluşması, çevredekilerin çıkan seslerden rahatsız olması.

Diş gıcırdatma veya diş sıkma tedavisi nedir?

Dişlerinizin ölçüsü alınarak hazırlanan gece takılan yumuşak veya sert gece plakları önerilir. Bu plakların belirli aralıklarla yenilenmesi gerekir. Bununla beraber de kişinin günlük hayatındaki stresi azaltması tedavinin başarısı açısından önemlidir.

Porselen lamina nedir? Herkese uygulanabilir mi?

Porselen Lamina Nedir?

Lamina Latince yaprak anlamına gelir. Dişlerin kesilmeden yalnızca ön yüzlerinin 0.3-0.7 mm inceltilmesiyle uygulanan ve sağlam diş dokusunun minimum şekilde kaybedildiği tekniktir. Bu inceltilen bölgeye porselen veya kompozit içerikli diş laminalarının yapıştırılma uygulamasıdır. İnce, şeffaf yapısı ile diş dokusu ile mükemmel bir uyum gösterir ve çok doğal bir estetik sağlar.

Porselen Laminalar Hangi Durumlarda Uygulanır?

  • Beyazlatma ile netice alınamayan ileri derecede renkleşmiş dişlerde
  • Yapısal formu ve şekli iyi olmayan dişlerde
  • Ayrık dişleri birleştirmede (diastema kapama)
  • Kırık ya da aşınmış dişlerin düzeltilmesinde
  • Rengi ve yapısı bozulmuş eski dolguların onarılmasında
  • Çapraşık ve eğri dişlerin düzeltilmesinde (ortodontik tedavi alternatifi olarak) kusursuza yakın kozmetik bir çözüm olabilir.

Porselen Laminaların Ömürleri Ne Kadardır?

Lamina uygulayan hekimin ve laboratuvarın tekniği, kullanılan materyallerin kalitesi, hastanın beslenme ve oral hijyen alışkanlıklarının yeterli koşullarda olduğu sürece dental laminalar çok uzun yıllar kullanılabilmektedirler.

Porselen Lamina Kimlere Uygulanamaz?

  • Diş harabiyeti çok fazla ise
  • Renkleşme lamina ile örtülemeyecek kadar belirgin ise
  • Çapraşıklık ufak aşındırmalar ile çözülemeyecek kadar çok ise
  • Dişlerin kapanış sorunları var ise
  • Yoğun diş sıkma ve gıcırdatma alışkanlığı var ise.

Kanal tedavisine neden ihtiyaç duyulur? İşlem sırasında ağrı yaşar mıyım?

Kanal Tedavisi nasıl yapılır? Neden ihtiyaç duyulur?

Kanal tedavisi dişlerin iç yapılarını oluşturan ve “pulpa dokusu’ tarafından doldurulan boşluğun diş hekimi tarafından sırasıyla canlılık gösteren dokularının çıkarılması, boşlukların genişletilmesi, solüsyonlar yardımıyla steril edilmesi ve doldurulmasına yönelik işlemdir.

Kanal tedavisi çürük ya da travma gibi etkenlerle, pulpanın kendini tamir edemeyecek şekilde hasar gördüğü durumlarda uygulanan bir tedavi şeklidir. Pulpa, dişin hem gözüken kısmının (kuron), hem de kemik içinde kalan kısmının (kökler) en iç kısmında bulunan damar-sinir paketinden oluşan yumuşak bir tabakadır. İltihaplı veya hasar görmüş pulpa çıkarılmazsa diş ve çevresindeki dokularda enfeksiyona neden olur ve diş kaybedilir.

Kanal Tedavisi Sırasında veya Sonrasında Ağrı Yaşar mıyım?

Kanal tedavisi lokal anestezi altında yapılan bir işlemdir. Dolayısıyla işlem sırasında ağrı hissedilmez. Fakat bazı çok ağrılı ve enfeksiyonun ilk aşamasındaki dişlerde uyuşma sorunları gözükebilir. Bu sorunlar da tedavi esnasında gelişmiş anestezi teknikleriyle çözülecektir.

Kanal tedavisinden hemen sonra hastalarımızın dişin üzerine basamama şeklinde hissettikleri şikayetleri normal kabul edilir. Endodontik tedavinin de diğer operatif işlemler gibi vücudun bir bölgesinde gerçekleştirilen girişim olduğu düşünülürse, bu geçici rahatsızlığın nedeni daha iyi anlaşılabilir. Özellikle apseli dişlerde, enfeksiyon direnci ile hastanın savunma mekanizması arasındaki dengeye bağlı olarak ağrı şiddeti değişebilir. Tedavi sonrasında hissedilen ağrı düzeyi değişkenlik göstermekle birlikte, diş hekiminin önerisi doğrultusunda kullanılan bazı ilaçlar sayesinde kontrol altına alınmaktadır. Ancak yüzde şişlik ve medikasyona rağmen kontrol edilemeyen ağrıların, mutlaka hekim gözetiminde olması gerekmektedir.

Kanal Tedavisi Kaç Seans Sürer? Tek Seansta Bitirilebilir mi?

Kanal tedavisi dişin canlılık durumuna ve enfeksiyon seviyesine bağlı olarak bazı vakalarda tek seansta biter, kanaldan yoğun irin boşalan kronik iltihaplı vakalarda 2-3 seans gerekebilir.

Kanal Tedavili Dişlerin Ömürleri Ne kadardır?

Başarılı bir kanal tedavisi yapılmış dişin tekrar çürümesini ya da enfekte olmasını önleyici tedbirler alındıktan sonra, diş ömür boyu kullanılabilir. Bu süreçte düzenli diş hekimi kontrolü şarttır.

Ancak, kanal tedavisinin başarısı her zaman %100 olmayabilir. Çok yüksek oranda başarı elde etmek mümkündür ancak yaygın ve dirençli enfeksiyonlarda tedavi başarılı olamayabilmektedir. Bu durumda yapılabilecek 3 şey vardır:

  • Kanal tedavisini yenilemek
  • Rezeksiyon (Diş kökünün etrafındaki iltihabın ameliyatla temizlenmesi işlemi)
  • Dişin çekimi

Diş taşı temizliği nedir? Zararı var mıdır?

Diş Taşı Temizliği Nedir?

Dişeti hastalıklarının tedavileri arasındaki en yaygın ve koruyucu yöntemdir. Diş taşı temizliğinde tartar ve plak olarak da adlandırılan diş taşları uzaklaştırılır. Plak yapışkan bir maddedir ve büyük çoğunluğu bakterilerden oluşur. Plağın zaman içinde sertleşmesi ile diş taşları oluşur. Diş taşları hastanın kendi kendine temizleyebileceği bir oluşum değildir. 6 ayda bir rutin olarak muayenehane ortamında ultrasonik aletler ve bazı durumlarda el aletleriyle diş taşları ve plakların ağızdan uzaklaştırılmasına diş taşı temizliği (detertraj) denir. Devamında ise "polisaj" yapılarak diş minesi üzerindeki sigara, kahve, kola vb. lekeler diş minesine zarar verilmeden temizlenir.

Diş Taşı Temizliği Mutlaka Yapılmalı mıdır?

Diş taşı temizliği diş ve diş eti sağlığının devamı, ağız hijyeninin kontrolü için mutlaka rutin olarak yaptırılması gereken bir işlemdir. Yapılmaması durumunda birikerek büyüyen diş taşları sırasıyla; diş eti enfeksiyonu (diş etlerinde şişme-kanama-koku), diş eti çekilmesi (kök yüzeylerinin açığa çıkması) ve çene kemiği kaybına (erken yaşta dişlerin sallanarak kaybedilmesi) sebep olurlar.

Diş Taşı Temizliği Dişlerime zarar verir mi?

Doğru bir uygulama tekniği ve doğru materyal kullanımıyla diş taşı temizliği diş minesi veya diş etine zarar vermez.

Diş Taşı Temizliği Sonrasında Ağrı Yaşar mıyım?

Diş taşı temizliğini takiben diş etlerinde yaşanacak olan doku yenilenmesi (rejenerasyon) süresince bir kaç gün boyunca hasta sıcağa-soğuğa karşı şiddetli olmayan bir hassasiyet yaşayabilmektedir.

İmplant nedir? Hangi durumlarda yapılır?

İmplant nedir, hangi durumlarda yapılabilir?

Bir dişimizi kaybettiğinizde bunu yerine koyma yöntemlerinden birisi de implant tedavisidir. İmplant, diş eksikliği olan bölgelerde çene kemiğinize cerrahi olarak yerleştirilen titanyumdan yapılmış ve dişin kökü yerine geçen bir vidadır. Kemiğe biyolojik olarak kaynadıktan sonra üzerine porselenden dişiniz yapılır.

İmplantların ömürleri ne kadardır?

Günümüzde dünyada yapılmış olan mükemmele çok yakın, 35-40 yıllık klinik takipleri bulunan implantlar mevcuttur. Eğer uygun vakada uygun seçilmiş implantlar doğru şekilde yapılmışsa ve hasta da ağız hijyenine gerekli özeni göstermişse yapılan implantlar çok uzun süre hiçbir sorun yaratmadan ağızda kalabilir.

Her hastaya implant uygulanabilir mi?

Genel sağlık durumu iyi olan herkese implant uygulanabilir. Hastanın genel sağlık durumu iyi olduğu sürece implant uygulamasını engelleyecek bir üst yaş sınırı yoktur. Ancak kemik gelişimi tamamlanmamış çok genç yaştaki hastalara implant uygun olmayabilir.

İmplant vidalarının belirli kalınlığı ve genişliği vardır. Bu nedenle implant uygulanacak bölgede, çene kemiğinin, bu implantlara uygun yükseklik ve genişliğe sahip olması gerekir. Ayrıca kemiğin kalitesi de implantın başarısını etkileyen faktörlerden biridir. Kemiğin çok sert veya çok yumuşak olması implantın başarısını olumsuz etkiler. Bundan başka dişetleri ve komşu anatomik yapılar da implant uygulamasında önemlidir.

İmplant yerleştirilirken ağrı duyar mıyım?

Diş hekimliğinde yapılan tüm müdahalelerde olduğu gibi implant tedavisinde de eğer uygun anestezi yöntemi uygulanmışsa herhangi bir ağrı duymak söz konusu değildir. İşlemden sonra diş çekiminden sonraki ağrıya benzer bir miktar ağrı olabilir. Genellikle implantın yapıldığı akşam duyulabilecek olan bu ağrı basit ağrı kesici kullanılarak giderilebilir.

İmplantlar yerleştirildikten ne kadar sonra protezlerim takılabilir?

Implantların kemik ile tam olarak bütünleşmesi (osteointegrasyon) yaklaşık 2-3 ay dır. Bu süre içersinde implantların üstüne gelen yüklerin en aza indirgenmesi gerekir. Ancak bu iyileşme süresinde implantların üzerine aşırı yük gelmemek kaydıyla geçici bir protez yapılabilir. Kalıcı protez ise implantların çene kemiğine kaynaması tamamlandıktan sonra yapılabilir.

Eksik her diş için bir implant gereklimidir?

Hayır, genellikle gerekmez. Eğer eksik diş sayısı ikiden fazla ise bu durumda implantlar arasında boşluk bırakarak dişsiz bölgeye köprü protezi yapılacak şekilde bir planlama yapılabilir.

İmplantların başarısız olma ihtimali var mıdır?

Genellikle implant uygulamalarında başarısızlık oranı % 1-2 civarındadır. İmplant tedavisinden önce hastanın genel sağlık durumunu öğrenmek gerekir. Bazı hastalıklarda(diabet gibi) implant uygulamasından kaçınmak gerekir. Ayrıca sigara içen kişilerde ve ağız hijyenine gerekli özeni göstermeyen kişilerde implantların başarı oranı daha düşüktür. Bununla birlikte implant uygulanacak bölgenin çok iyi değerlendirilmesi gerekir. Kemiğin miktarı, kalitesi anatomik yapılara olan komşuluğu gibi göz önüne alınması gereken durumlar değerlendirilmelidir. İmplant tedavisinde dikkatli bir çalışma yapılmışsa ve hasta gerekli özeni gösterirse çok uzun yıllar hiçbir problem olmaksızın implantlar ağızda kalabilir.

Hamilelikte diş tedavisi yapılır mı?

Her doğumda bir diş kaybedilir" düşüncesi doğru mu?

Hamilelik sırasında bebeğin kendisi için gerekli olan kalsiyumu annenin dişlerinden alarak annesinin dişlerinin çabuk çürümesine yol açtığı, bu nedenle hamile annelerin diş kaybına uğradığı " düşüncesi tamamen yanlıştır.

Eğer iyi bir beslenme ile beraber yeterli ağız diş bakımı yapılırsa hamilelik döneminde normal dönemden farklı bir diş sorunu ile karşılaşılmaz. Hamilelik sırasında beslenme hem annenin hem de bebeğin genel sağlığı ve ağız diş sağlığı için oldukça önemlidir.

Hamilelik döneminde;

  • A,C,D vitaminleri ile fosfor ve kalsiyumdan zengin temel yiyecekler alan meyvalar ve sebzeler, tahıl , süt ve mandıra ürünleri ile ile , et , balık ve yumurta dengeli olarak alınmalıdır.
  • Şeker mümkün olduğu kadar alınmamalı (özellikle yemek aralarında).
  • Kurutulmuş meyve ve karamel gibi yapışkan şekerli yiyeceklerden kaçınılmalıdır.

Hamilelik sırasında diş tedavisi yapılabilir mi?

  • Hamileliğin ilk üç ayında bebeğin organ gelişim evresi olan ilk üç ayda etkili dental tedaviden kaçınılmalıdır.
  • Tedaviler ikinci üç aya ertelenmelidir.
  • Diş ya da diş eti iltihabı gibi acil durumlarda, var olan enfeksiyonun bebeğin gelişimini dental tedavinin olumsuzluklarından daha fazla etkileyebileceği düşüncesi ön plana alınmalı ve bir jinekoloğun önerileri doğrultusunda dental tedavi yapılmalıdır.
  • Son üç ayda tedavi için gerekli olan pozisyonları rahat alalaması ve koltukta uzun süre oturamaması nedeni ile diş tedavisi yaparken anne rahatsız olabilmektedir.

Hamilelik sırasında ekstra bir ağız-diş bakımı gereklimidir?

  • Günlük ağız ve diş bakımım kesintiye uğratılmamalıdır.
  • Hamilelik öncesi tam bir ağız muayenesinden geçerek optimal ağız hijyenine kavuşmalı ve bunu sürdürme alışkanlığını kazanmalıdır.
  • Çünkü plak birikimi, ve diş eti hastalıkları ile hamilelik sırasında oluşan hormonal değişiklikler arasında direkt ilişki vardır.
  • Hamilelik sırasında oluşan hormon artışı ağız mukozasını dış etkenlere karşı özellikle bakteri plaklarına karşı daha hassa yapar.
  • Günde en az iki kez diş fırçası ve diş ipi kullanarak etkili diş bakımı yapılarak plak birikimine engel olunmalıdır.
  • Ağız gargaraları ya da ılık tuzlu su ile gargara yapılmalıdır. Özellikle ılık tuzlu su diş etlerini rahatlatır ve diş eti hassasiyetini azaltır.

Hamilelikte dental anestezi yapılabilir mi? Diş rontgeni çekilebilir mi?

  • Hamilelik esnasında birçok ilacın kullanılmaması ya da kontrollü kullanılması önerilmesine karşın, dental tedavilerde kullanılan lokal anesteziklerin herhangi bir yan etkisi rapor edilmemiştir.
  • Herhangi bir uyarı yoksa lokal anestezik kullanmada bir sakınca yoktur.
  • Antibiyotik kullanımı özellikle Penisilin ve türevleri (amoxicilline vs. ) kullanımını bebek için herhangi bir sakıncası yoktur.
  • Diş hekimliğinde kullanılan röntgen makinalarında radyasyon çok düşük seviyede olmasına rağmen hamilelerde röntgen çekiminden kaçınılmalıdır.
  • Zorunluluk yoksa bu işlem doğum sonrasına ertelenmelidir.
  • Eğer acil bir tedavi için kesinlikle röntgen filmi çekilmesi gerekiyorsa : Anneye özel koruyucu önlük giydirilmeli, hızlı film kullanarak ve düşük doz uygulaması yapılmalıdır.

Hamileyken antibiyotik kullandım bebeğimin dişleri etkilenir mi?

Bu dönemde bilinçsiz ilaç kullanımından kaçınılması gerektiğini belirtmiştik. Ancak kullanılan her antibiyotiğin bebeğin dişlerinde lekelenmelere neden olduğu kanısı yanlıştır. Dişlerde renklenmelere neden olan antibiyotik grubu "tetrasiklinler"dir. Bunun dışındaki antibiyotiklerin renklenme yaptığı kanıtlanamamıştır.

Hekimine Sor!

Aklınızdaki soruları hekimlerimize sorun.
Hekimine Sor!